Ana içeriğe atla

Anayasa Mahkemesi’nin 15.12.2021 tarihli 2018/2739 numaralı kararı; tapulu taşınmazları kıyı kenar çizgisi içinde kalan başvurucuların tam yargı davasının reddedilmesi sonucunda “mülkiyet hakkının” ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvuruya ilişkindir. 

Olayı özetlemek gerekirse, başvurucular 1973 yılında Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde bir taşınmaz satın almış akabinde bu taşınmaz ifraz edilmiş ve hatta inşaat yapılması için Altınova Belediyesi’nden izin dahi alınmıştır. Ardından, başvuru konusu taşınmazlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kıyı kenar çizgisine ayrılmıştır.  Bu işlemin iptali için dava açılmış ve reddedilmesiyle birlikte 30.11.1983 tarihinde kıyı kenar çizgisi kesinleşmiştir.  

Başvurucular vekili, aradan uzun süre geçmesine karşın inşaat izni verilmesi için Belediye’ye talepte bulunmuştur. Belediye vermiş olduğu 11.12.2012 tarihli cevap dilekçesinde; “1/5000 nazım imar planı ve 1/1000’lik uygulama imar planının 28.10.1982 tarihinde yürürlüğe girdiği, planlarda taşınmazların kıyı kenar çizgisine ayrıldığı, inşaat yapılamayacağını” ifade etmiştir. Akabinde, başvurucular Mal Müdürlüklerine de başvuruda bulunmuş lakin sonuç alınamamıştır. Bunun üzerine, başvurucular vekili tarafından “hukuki el atma sebebiyle tazminat” davası açılmıştır. Balıkesir İdare Mahkemesi, davaların kabulüne karar vermiştir. Karara gerekçe olarak; “taşınmazların kıyı kenar çizgisi içerisinde ve devletin hüküm ve tasarrufu altında kaldığı, tapu kayıtlarının iptali ve uygun bir tazminat verilmesiyle mağduriyetin giderilebileceği” gösterilmiştir.

Yerel Mahkemenin bu kararı istinaf edilmiştir. Akabinde İzmir Bölge İdare Mahkemesi 3. İdare Dava Dairesi, Balıkesir İdare Mahkemesi’nin kabul kararlarının kaldırılmasına karar vermiştir. Kaldırma kararına gerekçe olarak; “taşınmazların tapu kaydının iptal edilmediği, maliklerin taşınmaz üzerindeki kısıtlılığının Kıyı Kanunu’ndan kaynaklandığını ve bu durumun hukuki el atmaya vücut vermediği” ifade olunmuştur. Bu sebeple, başvurular Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştur.

red and black hardbound books
Photo by RODNAE Productions on Pexels.com

Anayasa Mahkemesinde kararında temel olarak;

  • Mülkiyet hakkının sınırsız bir hak olarak düzenlenmediği, bu hakkın kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceğini, Anayasa madde 13’ün de göz önünde bulundurulması gerektiği, sınırlamanın temel hak ve özgürlükler ile demokratik toplum düzeninin gereklerine, ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı,
  • Mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerde ilk incelenmesi gereken ölçütün kanuna dayalı olmak olduğu, somut olayda başvurucularının taşınmazlarının 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümlerine göre kıyı kenarda kalması sebebiyle müdahalenin kanuna dayandığını,
  • Yine ilgili kanunun amacı dikkate alındığında; kıyı kenar çizgisindeki taşınmazların kamu hizmetine tahsis edilmesi, bu bağlamda somut olayda olduğu gibi kıyılardan herkesin istifade edebileceği değerlendirildiğinde müdahalenin kamu yararına dayandığı ve meşru bir amacının bulunduğu,
  • Ölçülülük yönünden bakıldığında ise; kıyı kenar çizgisini tespit işlemiyle amaçlanan kamu yararı ile başvuruların mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengenin ancak taşınmazların bedelinin ödenmesiyle sağlanabileceği,
  • Orantılılık açısından incelendiğinde ise kamu makamlarının tutum ve davranışlarının önemli olduğu, uygun zamanda, uygun yöntemle ve her şeyden önce tutarlı olarak hareket etmeleri, hatalarının sonuçlarını gidermeleri, bireylere yüklememeleri gerektiği, bu kapsamda tapuların iptali ile ilgili olarak ise “iyi yönetim” ilkesinin kamu makamlarına tazminat ödeme yükümlülüğü getirdiği,
  • AİHM’de kıyı kenar çizgisi tespitinden önce özel mülk halinde bulunan taşınmazların değeri ile orantılı tazminat ödemeksizin tapularının iptal edilmesi halinde mülkiyet hakkının ihlaline yönelik kararlar verdiği, Yargıtay’ın da 2007 yılından itibaren kıyıda kalması nedeniyle taşınmaz maliklerine tazminat verilmesi yönünde karar verdiği,
  • Somut olayda başvuruların tapu kayıtları iptal edilmiş olsaydı tapu sicilinden doğan bütün zararlardan sorumlu olan idare aleyhine 4721 sayılı Kanun’un 1007.maddesine istinaden tazminat davası açma imkanına sahip olacağı, ancak idarenin pasif davranarak tapuların iptaline yönelik bir girişimde de bulunmaması, tam yargı davalarının da reddine karar vermesi, taşınmazlardaki kısıtlılık halinin Anayasa ve Kıyı Kanun’undan kaynaklanması sebebiyle hukuki el atmanın koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle bu talepleri de reddedilmesi,
  • Kıyıların korunması amacıyla mülkiyet hakkına müdahale edilmesi meşru olmakla birlikte bu müdahaleden etkilenen mülk sahiplerine kamusal külfetin tamamen yüklenmesinin mümkün olmadığı,
  • Her ne kadar olayda tapu kayıtları şeklen iptal edilmemiş olsa da kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunması nedeniyle başvurucuların taşınmazı kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerinin sınırlandığının tartışmasız olduğu,
  • Bir diğer önemli nokta ise, daire tarafından tazminat davasının açılmasının tapunun iptali şartına bağlandığı, yani tazminat hakkının kullanılması idarenin sübjektif idaresine terk edildiği,
  • Tapu iptal edilmese dahi tapudaki ekli kaydın tazminat istemine engel teşkil etmemesi gerekirken taşınmazlar üzerinde fiili ve hukuki tasarrufta bulunulmasını imkansız derecede zorlaştıran bu fiili durum dikkate dahi alınmadan tazminat davası açılmasının tapunun iptali şartına bağlanmasının başvuruculara aşırı bir külfet yüklediği, mülkiyet hakkının korunması ile kamu yararı arasında olması gereken adil dengenin bozulduğu,
  • Tüm bu sebeplerle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine, mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamak üzere dosyanın Balıkesir İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.

Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi yukarıda açıklanan noktalarda yaptığı inceleme neticesinde başvurucuların mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Nihayetinde, idarelerin benzer şekildeki hareketleri nedeniyle mülkiyet hakkı ihlal edilen bir diğer deyişle mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasında olması gereken denge bozulan vatandaşların, taşınmazlarının kıyı kenarda kalması sebebiyle tazminat isteyebilmesinin önü açılmıştır.

Bir Cevap bırakın

Menüyü Kapat

Adres: Beştepe Mah. Yaşam Cad.
Neorama Plaza 13/65-66-68
Ankara/Türkiye

Tel: +90 (552) 522 30 60
E-Posta: info@ilkinovacik.com