Anayasa Mahkemesi’nin 2019/18178 başvuru numaralı 25.05.2022 tarihli 23.08.2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan kararı; Recep Tok isimli başvurucunun Erzurum Uzundere Çeğlayanlı Köyü’ndeki tarlasının üzerinden kamulaştırma yapılmadan ve kamulaştırma bedeli ödenmeden enerji nakil hattı geçirilmesi sebebiyle “kamulaştırmasız el atma bedelinin ödenmesi ve varsa zararının giderilmesi istemli” başvurusuna ilişkindir. Olayı özetlemek gerekirse; başvurucunun taşınmazı üzerinde 1952 yılında bir enerji nakil hattı geçirilmiştir (Bilindiği üzere; 1956 yılından önce gerçekleştirilmiş kamulaştırmasız el atma eylemlerinde vatandaş buna ilişkin bedelin/tazminatın ödenmesi isteminde bulunamamaktadır). Olayda başvurucu, 2012 tarihinde Tortum Asliye Hukuk Mahkemesi’nde kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat davası açmış ancak Mahkeme, hak düşürücü sürenin/zamanaşımının geçmesi sebebiyle davanın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde de her ne kadar Kamulaştırma Kanunu’nun 38. Maddesi iptal edilse de iptal tarihinde de davacının dava hakkının bulunmamasını göstermiştir.
Akabinde, Yargıtay incelemesinden geçen karar bozulmuştur. Yüksek Mahkeme, “ENERJİ NAKİT HAKKININ 1960 YILINDA İŞLETMEYE AÇILDIĞI, VE DAVACININ TAPU KAYDININ 2008 YILINDA OLUŞTUĞU, DOLAYISIYLA MÜLKİYET HAKKININ DA BU TARİHTE DOĞDUĞU, bu sebeple Kamulaştırma Kanunu Geçici 6. Madde hükmü (1956-1983 yılı arasında meydana gelen el atmalar için eklenen) doğrultusunda karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Burada dikkat edilmesi gereken noktalardan biri, Anayasa Mahkemesi’nin dava konusu taşınmazın üzerinden enerji nakil hattının geçirildiği tarihe değil; nakil hattının işletmeye açıldığı tarihe vurgu yapmasıdır. Bu önemlidir çünkü bu karara kadar önemli olan taşınmazın el atılma tarihi olarak kabul edilmiştir.
Başvuruya konu olayda, ilgili idare uyuşmazlığa konu enerji nakil hattını dava devam ederken kaldırmıştır ve Mahkeme de dolayısıyla davanın konusuz kaldığına karar vermiştir. Davacı bu kararı temyiz etmiş ancak Yargıtay bu kez kararı onamıştır.
Anayasa Mahkemesinin ilgili kararda önemle belirttiği husus; davanın enerji nakil hattının sökülmesine dair olmadığı, davacının kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat davası açtığı, her ne kadar ihlal yani el atma sona ermiş ve nakil hattı taşınmazın üzerinden kaldırılmış olsa da, başvurucunun/davacının zararının sadece kamulaştırma bedelinin kendisine ödenmemesi olmadığıdır. Burada AYM, yıllarca bu taşınmazın enerji nakil hattı sebebiyle kullanılmamasından doğan zararın da giderilmesi gerektiğini söylemektedir.
“Bir taşınmazın kamulaştırılması veya Anayasa’ya aykırı olarak taşınmaza kamulaştırmasız olarak el atılması halinde ödenecek tazminatın tespitine yönelik davanın kamulaştırma işleminden ya da kamulaştırmasız el atma fiilinden doğan tüm zararları kapsayacak nitelikte olması gerekir. Malikin, aynı kamulaştırmasız el atma fiilinden doğan farklı zarar türleri için ayrı davalar açmak zorunda bırakılması mülkiyet hakkına ilişkin anayasal güvencelerle uyumlu olmayacağı gibi etkili başvuru hakkının ihlaline de yol açar. Somut olayda Asliye Hukuk Mahkemesinin davanın kapsamını geleceğe yönelik irtifak bedelinin tespitiyle sınırlaması, geçmiş dönemde gerçekleşen müdahaleden kaynaklı zararlar yönünde bir inceleme yapmaması, -davanın kamulaştırmasız el atma sebebiyle uğranılan zararın tazmini için açıldığı da dikkate alındığında- teorik düzeyde etkili olduğu tespit edilen başvuru yolunun olayda başarı sunma kapasitesini yitirmesine sebep olmuştur”
Sonuç olarak,
Anayasa Mahkemesi, bu gerekçelerle mülkiyet hakkının, mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ve makul sürede yargılama hakkının ihlal edildiğine ve başvurunun kabul edilebilir olduğuna, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine ve belki de önemli olarak 40.000TL de manevi tazminata karar vermiştir. Anayasa Mahkemesinin görüşü, mahkemelerce yalnızca kamulaştırma bedelinden ibaret olan bir maddi tazminata hükmetmesinin, bunun yanı sıra manevi tazminata karar vermemesinin İdareler tarafından kamulaştırmasız el atma fiiline başvurulmasını önünü açtığını bir diğer deyişle caydırıcılığı ortadan kaldırdığı şeklindedir.