Ana içeriğe atla

Nafaka Artırımı Davası Nedir?

Nafaka artırımı davası, mahkemece hükmedilen nafakanın, değişen ekonomik şartlar ve ihtiyaçlar sebebiyle nafaka alacaklısına yetmemesi; bu sebeple alacaklının artırım istemesi sonucu açılan davadır.

En basit haliyle mahkemece hükmedilen nafakanın, nafaka alacaklısına yetmemesi sebebiyle açılan davadır. Değişen ekonomik şartlar ve ihtiyaçlar bu davanın sebepleri arasında gösterilebilir.

Mahkemece hükmedilen nafaka kararları kesin hüküm niteliğinde değildir ve değişebilir.

Nafaka Hangi Durumlarda Artırılabilir?

Nafakanın değişebilmesine dair çeşitli hükümleri Türk Medeni Kanunu’nda bulabiliriz.

TMK 176/4: “Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.”

TMK 331: “Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.”

TMK 176/4 yoksulluk nafakasına ilişkin iken TMK 331 iştirak nafakasına ilişkindir.

Tarafların maddi durumunun değişmesi: Borçlu tarafından bakarsak nafaka ödeyen kişinin mali durumunda artış olması, alacaklı tarafından bakarsak nafaka alacaklısının mali durumunun kötüleşmesidir.

Bunun yanında hakkaniyet gereği hakim takdir hakkını kullanarak nafakanın arttırılmasına karar verebilir. Bunlara örnek verecek olursak:

  • Paranın alım gücünün düşmesi sebebiyle söz konusu nafaka değerinin alacaklıya yetmemesi,
  • Mevcut nafakanın giderleri karşılayamaması
  • Çocuğun özel okula başlaması, kursa başlaması,
  • Sağlık problemi nedeniyle işe gidemeyen nafaka alacaklısının maddi durumundaki kötülük…

Ekonomik durumlarda olağanüstü bir değişiklik olmasa bile nafakanın, TÜİK’in belirlediği enflasyon oranları baz alınarak artırılması gerekir. Yargıtayın yerleşik içtihatları bu yöndedir.

Örnek Yargıtay Kararı:

3. Hukuk Dairesi         2015/10238 E.  ,  2015/18588 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 3. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/04/2015
NUMARASI : 2015/55-2015/311


Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I


Davacı dava dilekçesi ile; ortak çocuk için ödenen 125.00.- TL iştirak nafakasının yetersiz olduğunu ileri sürerek, 500.00.- TL’ye yükseltilmesine, aylık 500.00.- TL de yoksulluk nafakası ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı, duruşmada kendisi için nafaka istemediğini, çocuğun nafakasının artırılmasını ve gelecek yıllar için artış oranı uygulanmasını talep ettiğini belirtmiştir .
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 125.00.- TL nafakanın yıllık ÜFE artış oranı ile 400.00.- TL’ye çıkarılmasına, davacının kendisi için istediği nafakanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre takdir edilen nafaka miktarının gelecek yıllarda artırılması konusunda oran olarak ÜFE oranı, artış tarihi olarak da kararın kesinleştiği tarih benimsenmektedir. Mahkemece, takdir edilen nafaka miktarının kararın kesinleştiği tarihten itibaren her yıl TÜİK’in açıkladığı ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesi gerekir iken, yazılı şekilde hüküm kurulması çelişki yaratmış olup, usul ve yasaya aykırıdır.

Ancak, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ve Hakimin takdir yetkisi kapsamında kalmadığından hükmün 1.fıkrasında yer alan; “…125.00.- TL nafakanın yıllık ÜFE artış oranı ile 400.00.- TL’ye çıkarılmasına…” ifadelerinin çıkarılarak yerine; “…125.00.- TL nafakanın 400.00.- TL’ye çıkarılmasına, nafakanın gelecek yıllarda kararın kesinleştiği tarih başlangıç tarihi olarak kabul edilerek, yıllık ÜFE artış oranında artırılmasına…” ifadelerinin yazılması sureti ile hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Nafaka Artırımı Davası Nasıl Açılır?

Nafaka artırımı davası açmak için bir nafaka kararı bulunmalıdır. Dilekçe eksiksiz yazılmalıdır çünkü HMK’nin aradığı şartları taşımayan dava dilekçesini mahkeme, usulden reddeder. Bunun yanında değişen şartlar, ihtiyaçlar ve bunun gibi nafaka artırımını haklı gösterecek sebeplerin yazılması gerekir. Ve yine bahsetmek gerekir ki bu dava nafaka borçlusuna karşı açılır.

Nafaka Artırımı Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

Görev: Nafaka artırım davasında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Bulunan yerde aile mahkemesi bulunmuyorsa Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.

Yetki: Nafaka artırımı davasında, yetki Türk Medeni Kanunu’nun 177. Maddesinde düzenlenmiştir.

TMK 177: Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

 
3. Hukuk Dairesi         2014/1116 E.  ,  2014/8181 K.
 

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : KDZ.EREĞLİ AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2012
NUMARASI : 2012/348-2012/101


Taraflar arasında görülen nafaka artırımı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; aylık 500,00 TL olarak ödenmekte olan yoksulluk nafakasının müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını belirterek; aylık 750,00 TL’ye yükseltilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacıdan boşandıktan sonra yeniden evlendiğini, ikiz çocuklarının olduğunu, nafakanın son artırımından buna yana gelirinde artış meydana gelmediğini, en son nafaka artırım kararının 12.05.2011 günü verildiğini ve çok kısa bir süre sonra eldeki davanın açıldığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; 12.05.2011 tarihli kararla yoksulluk nafakasının 500,00 TL’ye yükseltildiği, kararın kesinleşmesinin üzerinden çok kısa bir süre geçmiş iken eldeki davanın açıldığı, nafaka yükümlüsünün yeni bir evlilik yapmış olması, ikiz çocuklarının bulunması dikkate alındığında takdir edilen nafaka miktarının yeterli olduğu, sık sık nafaka artırım davası açılması durumunda davalının nafaka dışında yargılama gideri ve vekalet ücreti de ödemek zorunda kalacağı gerekçeleriyle nafakanın artırılması şartlarının oluşmadığı belirtilerek; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; yoksulluk nafakasının artırılması istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu’nun 176/4. maddesi gereğince; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Bu bağlamda iradın artırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.
Dosya kapsamından; tarafların 08.06.2000 günü evlendikleri 30.03.2006 tarihli ilamla boşandıkları, davacı lehine 300,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davacının açtığı 1. nafaka artırım davası sonucunda 21.01.2010 tarihli kararla nafakanın aylık 450,00 TL’ye yükseltildiği, 01.11.2010 tarihinde açılan 2.nafaka artırım davası sonunda 12.05.2011 tarihli kararla nafakanın aylık 500,00 TL’ye yükseltildiği, davacının eldeki artırım davasını 26.12.2011 günü açtığı anlaşılmaktadır.
Her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilir.
Buna göre, önceki artırım davasının açıldığı 01.11.2010 tarihi ile eldeki artırım davasının açıldığı 26.12.2011 tarihi arasında yaklaşık 14 ay geçmiştir. Aradan geçen bu sürede davacının ihtiyaçları doğal olarak artmış, davalının gelirinde de en az ÜFE oranında iyileşme meydana gelmiştir.
Hal böyle olunca; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, iki dava tarihi arasındaki endeks artış oranları ve TMK’nin 4. maddesinde vurgulanan “hakkaniyet” ilkesi de dikkate alınarak nafakanın en azından ÜFE endeksi artış oranında artırılmasına karar verilmesi gerekirken, tümden reddedilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nin 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir Cevap bırakın

Menüyü Kapat

Adres: Beştepe Mah. Yaşam Cad.
Neorama Plaza 13/65-66-68
Ankara/Türkiye

Tel: +90 (552) 522 30 60
E-Posta: info@ilkinovacik.com